ORUCA BAŞLAMAK VE BU
HUSUSTAKİ GÖRÜŞ AYRILIĞI
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Arkadaşlarımızdan birisi dedi ki:
Ramazan orucu niyetsiz olmaz.
Tıpkı namazın niyetsiz olmayacağı gibi. Bu hususta da İbn Ömer'in şu sözünü
delil göstermektedir:
[910] Fecirden önce oruç
tutmayı kararlaştıran kimse müstesna oruç tutmuş olmaz.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Bize Malik, Nafi'den o, İbn Ömer'den de böylece haber
vermiştir.
Şafii dedi ki:
Böylelikle bu -elbette Allah en iyi bilendir- özelolarak Ramazan ayı için ve
kişinin kendisine adak kabilinden vacip kıldığı yahut da tutması vacip olan
oruç için söz konusu olur. Tetavvu (nafile) orucuna gelince, yiyip içmemiş
olduğu sürece zevalden öncesinde niyet etmesinde bir sakınca yoktur.
Böylelikle bu görüşü ile
bazı kimselere muhalefet ederek şöyle demiştir:
İbn Ömer'in bu sözünün
manası nafıle hakkındadır. Buna göre nafıle türünden oruçta bu caiz olmaz,
fakat Ramazan ayında bu (niyet etmemek) caizdir, diyerek bu rivayet (in
anlaşılması) hususunda muhalefet etmiş olmaktadır.
ŞafIi (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Bu görüşü ileri sürene şöyle denilir: - Adak orucu da
kefaret oruçları da niyetsiz olmazken, Ramazan orucunun niyetsiz olabileceğini
nasıl söyleyebilirsiniz? Aynı şekilde size göre farz namaz da adak namazı da
teyemmüm de niyetsiz olmaz. O şöyle der:
- Çünkü adak ile kefaret
orucunun belli bir vakti yoktur. Onu ne zaman tutarsa, onun için mümkün olur.
Namaz ve teyemmümün niyeti ise vakitleri bellidir. Ona şöyle denilir:
- Peki şöyle diyen
hakkında ne dersin: Bu yılın bir ayını Allah için oruç tutmak borcum olsun.
Sonra bu kişi o senenin son ayı gelinceye kadar orucunu tutmasa ve o son ayı
adak niyetini yapmaksızın oruç tutarsa, ne olur? Bu kişi:
- Bu, onun için geçerli
olmaz der. O zaman şöyle denilir:
- Ama o seneyi vakit
olarak tayin etmiş olup o seneden sadece geriye bu
ay kalmış bulunuyor. Böylelikle
o ayı oruç tutmayacak olursa, o vaktin dışına çıkmış olur.
Yine ona şöyle denilir:
- Bir kimse, öğle
namazını geriye ancak o namazı tam olarak kılabileceği kadar bir vakit
kalıncaya kadar kılmayıp, sonra da öğle namazını niyet etmeksizin farz namaz
gibi dört rekat kılarsa ne olur? O:
- Bu onun için yeterli
olmaz, çünkü öğle namazını niyet etmemiştir, der. Şafii (Allah'ın rahmeti ona
olsun) dedi ki:
- Ben, Ramazan ile bunun
arasında bir fark olduğunu bilmiyorum. Bu kişi, vakti gerekçe olarak gösterdi.
Biz de farz namaz hakkında; eğer o amel yapılmayacak ise, geçecek şekilde
sınırlı ve tayin edilmiş bir vakitten söz ettik ve bunu adak için
örneklendirdik. Sonra bunu her ikisi de farzı yapmak ve adağı yerine getirmek
gibi amel olan sınırlı ve münhasır iki vakit hakkında varsaydık. Bu iki vakit
içerisinde de farzı ve adağı yapabilecek kadar ayrı bir vakit bulunmadığını
söyledik. Çünkü geriye ancak farz namazı kılacak ve adağı yerine getirecek
kadar bir vakit kalmış olup onun için bu amelleri bu vakitten başka zamanda
yapacak vakit kalmamıştır. Böylece o, bu iki ameli de son vakitlerinde yapmış
olur. Bu kişi, bu iki ameli yapanın eğer farzı yahut adağı yaptığına niyet
etmeyecek olursa, geçerli olmayacağını iddia etti. Eğer illetI gerekçe, vaktin
sınırlı ve tayin edilmiş olması ise, o takdirde, bu kimsenin -tıpkı Ramazanın,
kendi ayında sınırlı ve münhasır olması halinde geçerli olacağı gibi- burada
farzın ve adağın da vakitleri muayyen ve sınırlı ise geçerli olacaklarını iddia
etmesi gerekmektedir.
Sonraki için tıkla: